Anayasal düzenimizle milli birlik ve beraberliğimizi hedef alan 15 Temmuz 2016 menfur darbe girişimini, üçüncü yıl dönümünde bir kez daha nefretle kınıyorum.
Geçen zaman içerisinde bütün çirkin yüzleri ve şeytanlıklarıyla düşmanlarımızı iyice tanıdık. Böylesine çeşitli ve çok oluşları karşısında şaşırmadık, bilakis umutlandık. Çünkü tarih sahnesine çıktığı günden beri zulme karşı mazlumun safında durarak adaletin tesis etmiş Türkler, bu kutlu miras gereği bütün zalimlerin hasmıdırlar. Böylece, “Gelen cehennem bile olsa Türk Milleti’nin iman dolu göğsünde söneceğini”, “sönmemiş son ocak” kalana değin bu misyonun süreceğini tarihe bir kez daha kazıdık.
İhanetin ve alçaklığın zirvesi 15 Temmuz gösterdi ki, Türk Milletinin en güçlü tarafı birliktir. Birlik olduğumuzda dirliğimiz de oluyor. Vatanın muhafazası genlerine işlemiş milyonlar, bulundukları yerden başlayıp bir an bile tereddüt etmeden bu devletin silahını bu milletin üstüne ateşleyen ihanete karşı kutlu ve destansı bir direniş başlattılar. Sonuçta dost ve düşman iyice bellemiştir ki, “Vatan sağ olsun!” deyip gözünü budaktan esirgemeyen milyonlarca Türk evladı, mübarek vatanımızı küffara çiğnetmemek uğruna fedayı can etmek için tereddütsüz beklemektedir. Bu birlik ruhunun tunçtan bir duvara dönüşmesi için son gücümüz son nefesimize kadar çalışmalıyız.
Bu vesileyle, 15 Temmuz’da şeytanla ittifak etmiş dahili ve harici hain ve alçakları büyük Türk Milletine iman, cesaret ve direnme gücü bahşedip rezil-rüsva ettiren, hilelerini başlarına geçiren, şerefli milletimize zillet yaşatmayan Cenab-ı Allah’a sonsuz şükreder olsun.
Saygılarımla,
Doç. Dr. Fatih Kıyıcı